Haberler

Yeşil petrol17.08.2017

Bir yandan elektrikli otomobillerin yükselişi, diğer yandan petrol fiyatlarında ve yenilenebilir enerji maliyetlerinde düşüş derken, birçok petrol şirketi son yıllarda rüzgâr ve güneş enerjisi gibi alanlara yönelmeye başladı. Büyük petrol ve gaz şirketler

BİR dönem 100 doların altını görmez denilen petrol fiyatlarının, 30 dolarlara kadar inmesinin ardından, petrol şirketleri de yatırım stratejilerini değiştirmeye başladı. Artan sayıda petrol şirketi yatırımlarının yönünü yenilenebilir enerji teknolojilerine çevirdi. Örneğin Fransız petrol devi Total, birkaç tane depolama ve güneş enerjisi şirketi satın aldı. ABD’li ExxonMobil ise biyoyakıt ve yakıt hücre araştırmalarına yatırım yapıyor. Her ne kadar petrol kısa vadede petrol önemli bir yakıt olarak hayatımızda kalmaya devam edecek gibi görünse de, petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle şok yaşayan şirketler, gelecek için yatırımlarını çeşitlendirmeye çalışıyor.

350 MİLYAR $ YATIRIM
Dünya çapındaki tüketiciler artık güneş panelleri ve Tesla’nın elektrikli otomobilleri gibi daha temiz seçeneklere yönelirken, geleneksel enerji şirketleri yeni dünyaya uyum sağlamaya çalışıyor. Ya da dünyanın petrol talebi en nihayetinde zirveye ulaştığında, geride kalma riskiyle karşı karşıya bulunuyorlar. Danışmanlık şirketi Wood Mackenzie’nin araştırmasına göre, büyük petrol ve gaz şirketleri tarafından yapılan yatırımların beşte birinden fazlası sadece on yıl içinde rüzgâr ve güneş enerjisine olabilir. Wood Mackenzie analizine göre, BP, Shell ve Total gibi şirketler için petrole olan talebin yavaşlaması ve yenilenebilir enerjilerdeki hızlı büyüme tahminleri hem tehdit, hem de fırsat oluşturuyor. Wood MacKenzie, büyük enerji şirketlerinin, petrol ve gazda sahip oldukları 12’ye benzer bir pazar payı elde etmek için 2035’e kadar rüzgâr ve güneş enerjisi için 350 milyar dolardan fazla harcama yapmaları gerektiğini tahmin ediyor. Yenilenebilir enerji maliyetlerinin düşmeye başlamasının da şirketlerin yatırım kararlarında etkili olduğu düşünülüyor.
Dünyanın başlıca petrol şirketlerinin, petrol dışındaki yatırımlarına bakacak olursak; Norveçli Statoil, bu yılın ilerleyen günlerinde dünyanın ilk yüzen off-shore (açık deniz) rüzgâr enerjisi santralini İskoçya açıklarına yerleştirecek. Statoil, anakaraya yenilenebilir enerji sağlamak için yüzen yapılara 30 MW’lık bir rüzgâr santrali kuracak. Shell, yenilenebilir enerjiye ve yeni teknolojilere odaklanmak üzere yeni enerjiler bölümü kurdu; Hollanda’da off-shore rüzgâr santrali gibi projelerle ilgileniyor. Shell CEO’su Ben van Beurden, yeni enerjiler biriminin 2020’ye kadar biyoyakıt, hidrojen ve yenilenebilir enerji üzerine yılda 1 milyar dolar harcayacağını açıkladı. Total, kendini güneş enerjisi ve pillerde küresel bir lider olarak konumlandırmayı hedefliyor. Suudi Arabistan ulusal petrol ve doğalgaz şirketi Saudi Aramco da yenilenebilir enerji şirketlerine 5 milyar dolarlık yatırım düşünüyor. Suudi Arabistan, bir bütün olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarından 2023 yılına kadar 10 gigavat elektrik üretmeyi ve Saudi Aramco’yu daha çeşitli alanlara yayılmış bir enerji şirketi haline dönüştürmeyi hedefliyor. Petrol şirketleri enerji depolama alanıyla da yakından ilgileniyor.
WOOD Mackenzie’ye göre, petrol ve doğalgaz sondajı ile kıyaslanabilir ölçekte olduğundan, off-shore rüzgâr santralleri, petrol şirketlerinin en çok ilgilendiği teknolojilerin başında geliyor. Bu arada ABD’li firmaların petrol ve gaz üretme maliyetlerinin daha düşük olması nedeniyle, Avrupalı petrol ve gaz şirketlerinin yenilenebilir enerjiyi ABD’li rakiplerinden daha istekli bir şekilde benimsediği de yapılan analizler arasında. Diğer yandan, gelişmekte olan ülkeler hızla modernleştikçe, petrol talebinin 2040’lı yılların ortalarına kadar zirve yapması beklenmiyor.

SHELL ELEKTRİK SEKTÖRÜNE GİRDİ
FINANCIAL Times gazetesi, Shell’in endüstriyel müşterilere doğrudan elektrik satma kararına yönelik bir analiz yazısı yayınladı. Yazıda bu kararın “akıllı ve yaratıcı” olduğu belirtilerek, “Bu değişim stratejiktir ve petrol ve gaz şirketlerinin, düşük karbon ekonomisine geçiş geliştikçe, yeni bir dünyaya uyum sağlayabileceğini gösteriyor” yorumu yapılıyor. Tarihsel olarak petrol ve gaz şirketlerinin elektrik sektörüne girmekten imtina ettiği vurgulanan yazıda, “Çünkü bu sektör arz fazlalığı olan ve tüketici fiyat artışlarına yönelik duyarlılık nedeniyle aşırı siyasallaştırılmış olarak görülüyordu. Peki ne değişti? İlk olarak, enerji piyasasının durumu. Özellikle petrol fiyatlarının, son üç yıl içinde Uluslararası Enerji Ajansı’nın mevcut durumu ‘bolluk’ olarak nitelediği noktaya kadar düşmesi. İkincisi, daha düşük bir karbon dünyasına geçiş. Üçüncü önemli faktör ise elektrik piyasasının homojen olmaması” deniliyor.

SİLİKON VADİSİ’NİN İZİNDEN GİDİYOR
BLOOMBERG’in haberine göre, başlıca petrol şirketleri, enerji teknolojileri alanında yeni kurulan girişimlere destek olmak için Silikon Vadisi’nin izinden gidiyor. Bu durum, sektörde “en derin cepleri olanların” yeni bir strateji izlediğine işaret ediyor. Shell’den, Total ve Exxon’a, yatırımcıların sahip olduğu en büyük petrol şirketleri, enerji teknolojilerinin sınırlarını araştıran girişimlere para yatırıyor. Yatırımlar, rüzgâr ve güneş enerjisinin ötesine geçerek elektrik şebekelerini geliştiren ve yenilenebilir kaynaklardan yeni yakıtlar üretecek projelere uzanıyor. Hürriyet / Enerji / 17.08.2017

E-Bülten Kayıt

Haber grubumuza üye olmak istiyorsanız aşağıda yer alan formu kullanarak bize e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.